Gehry eserleri ile ilk defa New York' ta yaşadığım zamanlarda tanıştım. Ardından Los Angeles ve Barselona geldi. Kendisiyle son karşılaşmamız ise Bilbao Guggenheim Müzesi'nde gerceklesti. Bu karşılaşmadan sonra gördüğüm o ihtişamlı ve bir o kadar da kendi halindeki gemiden o kadar etkilenmiştim ki adeta bir ressama veya heykeltırasa duyulan hayranlığı bir de mimara duymus oldum ve Paris'e inşa edecegi Louis Vuitton vakfını yıllarca bekledim. Işte o an gelmişti ve biz parizyenler 27 Ekim sabahına gözlerimizi açtığımızda Gehry yapacağını yine yapmış ve uzay gemisini şehrin ortasına, en yesil alanına bırakıp çoktan Abu Dahabi'de yapacağı yeni Guggenheim projesi için yola koyulmuştu. Bize ise sadece bu garip beyaz şeyin neye benzediğini bulmak kalmıştı.
I met Gehry's works for the first time when I was living in New York which was followed then by Los Angeles and Barcelona. Our last encounter was in Guggenheim Museum in Bilbao. I was so fascinated by this magnificent and humble ship in this last meeting that I admired an architect in the way people admire a painter or a sculptor and I waited for the Louis Vuitton Foundation to be founded in Paris for years. That moment finally came and when we, Parisians, woke up on October 27, Gehry display his ability once again and place the space ship in the middle of the city, in its greenest area, and set off for the new Guggenheim Project in Abu Dhabi. Meanwhile, we were trying to figure out what this white object resembled.
Paris'in son güneşli gününde bisikletime atlayıp, biraz Seine biraz da Champs Elysée yokuşlarını dağ bisikletçisi edalarında zorlanmıyormuşcasına tırmanıp kendimi Boulogne ormanlarında buldum, jardin d'Acclimation kapısından içeriye girdim ve işte modern zamanların cennetinde camdan geometrik oasisim oracıkta beni bekliyordu. Bir an önce bu sanat eserinin içindeki diğer eserleri görmek istiyordum. Kapıda bizi selamlayan pırlanta parlaklığındaki meşhur LV amblemine bir selam çakıp, François Holland' ın açılış konuşmasında yaptığı “ışık katedrali” benzetmesindeki gibi, birbirinden farklı renklerin içinde kayboldum.
I got on my bike on a sunny Paris day and pretended to ride it with difficulty towards slopes in Champ Elysée and Seine like a mountain biker to end up in Boulogne forest. I entered Jardin d'Acclamation Gate and there waited the paradise of modern times, my geometric oasis made from glass. I was looking forward to see other works of art in this work of art. Greeting the famous LV logo on the door which gleamed like a diamond, I was finally lost in a party of different colours similar to the metaphor François Hollande used in the opening ceremony: "cathedral of lights".
Içeride sizleri 11 galeri ve bir de 350 kişilik oditoryum karşılıyor.
Inside the building, you are welcomed by 11 galleries and an auditorium of 350 people.
Binanın en alt katında şüphesiz 7 den 70 e herkesin ilgisini çekecek Izalanda' lı sanatçı Olafur Eliasson'un sularla kaplı basamakların yumuşak sarı tonlarla aydınlatılmış aynalarla buluşan yer altı odasını göreceksiniz. Eliasson eserini “ufkun içinde” olarak adlandırıyor ve bildiğimiz “ufuk” tanımının şu sözlerle dışına çıkıyor: “Aslında, eğer kendi ufkumuzun içerisinde yürüyebilseydik, bir yer altı odası kadar kapalı, ayna kadar yansıtıcı ve ışık kadar kısa süreli hissettirirdi. Bana göre, ufuk bir çizgi değil; sadece bir boyut. Bir insanın kendi ufkunu zorlaması aslında doğrusallığı sınaması ve yeni bir tane yaratmasıdır.”
In the ground floor of the building, you will see famous Icelandic artist Olafur Eliasson's grotto which is covered with water and embraced by mirrors which are illuminated by pale yellow lights. Eliasson calls his work "within the horizon" and goes beyond the common definition of horizon: "If we were able to walk within our own horizon, it would feel as closed as a grotto, as reflective as a mirror and as ephemeral as a light. To me, horizon is not a line; it's a dimension. To challenge one's own horizon is to challenge linearity and create a new one."
Koleksiyondaki diğer önemli isimler; geometrik formlardaki tablolarıyla Ellsworth Kelly' e, “Emperss of India II” isimli ışıklı geometrik panosuyla Bertrand Lavier'e, devasa büyüklükteki Thomas Schutte' nin konuşamadıklarımız ve cevap veremediklerimizin arayışına girdiği “Mann in Matsch” heykeline, Christian Boltanski'nin 1944 yılından yani doğum gününden 2014 e kadar olan önemli olayların birleştirildiği, istendiği zaman izleyicinin durdurabildigi “6 septembres” videosuna ve son olarak Gerhard Richter'in “Wald” isimli tablosuna göz atmadan çıkmayın.
In addition, do not leave here before having a look at the other important names in the collection like Ellsworth Kelly's paintings in geometric forms, Bertrand Lavier's illuminated neon tubes "Empress of India II", Thomas Schutte's "Mann in Matsch" sculpture in which he seeks for what we cannot talk about and answer, Christian Boltanski's "6 Septembres" video where he combined important events from 1944, i.e. his birth, until 2014 and which can be paused by spectators and, finally, Gerhard Richter's painting "Wald".
Koleksiyonun beklentilerinizi karsilayip karsilayamayacagi bilinmez fakat sanatla dolu bir pazar gunu gecirmek icin pek ala uygun bir yer. Kitabinizi veya derginizi kapin, sehrin yukarisindaki bu ormanlik alana gelin cimlere yayilin piknik cantalarinizi acin ve temiz havayi icinize cekin. Zamanin nasil gectigini anlamayacaksiniz bile bir de bakmissiniz ki rezervasyon vaktiniz gelmis. Kucuk bir degisime hazir olun doga ananin mucize sanat eserinden, insan elllerinin degdigi baska bir esere gecmektesiniz.
I don't know if it's going to meet your expectations or not but still it's a perfect place to make an art sunday. Pick a book or magazine, go through the woods, lay down on the grasses, maybe little bit of snacks -kind of a picnic- than here your time is up for space ship. You are ready to a little transition; from a mother nature's paradise, through a man-made wonder.
Daha fazla bilgi ve guncel aktiviteler icin web sitesi ni ziyaret edebilirsiniz.
For more information and activities you can visit its web page .
H&M Trend top / COS pants / Repetto shoes
Photo credit Jean Baptiste Herrera
ne sahane bisiler ogrettin sen simdi bana.. Sanat eserlerini Alpcan'a tanitmak icin rehberi olur musun acaba ? Gecen aksam bana "Anne Gustav Klimpt im biliyor musun ? o bir painter" dedi.. ben eridim eridim bittim.. Sevgili Izlanda'li abiler beni durmadan etkileyip duruyor her turlu sanat duruslariyla.. Olafur Arnalds vardir muzigiyle beni delirten.. Simdi bir baska Olafur ile tanismis oldum sayende.. canimsin be Ezgi'm ! Bi basima Paris'e kacip cok bi sana doyasim var benim.. Amin amin :)
ReplyDeleteHihih yerim seni guzel anne !!! En kisa zamanda bekliyorum doyamadik daha birbirimize :)
Delete